Julia Quinn - Kayıp Dük | Kitap Yorumu

13:14

İşte bu bir Quinn kitabıydı. Cennet Gibi kitabına yaptığım yorumu okuyanların bildiği üzere, o kitabı pek beğenmemiştim. Yazarı  kalemini seviyor olmama rağmen... Yazarın iş kazası gibi bir şey o roman benim gözümde artık çünkü Kayıp Dük'te yeniden sevdiğim Quinn'i okuma fırsatı buldum ve bunu için gerçekten mutluyum.

Kitap içeriğine girebileceğimi şimdiden söyleyerek yorumuma başlıyorum.

Ufak bir eleştirim var, onunla başlayayım. O da şu: Neden kavuşmadan sonra yalnızca bir iki sayfa oluyor ey yazarcığım azıcık daha okusaydık keyifli keyifli... Zaten roman da kısaydı, en azından bence... 364 sayfa kısa bana sorarsanız :) Bir o kadar daha olsa okurdum ben :)

Jack ve Grace'in karşılaşmalarını sevdim. Jack'in hafif alaycı ve zeki hallerini de. Kitapta yine tatlı bir mizah vardı ki bu Quinn için olmazsa olmazdı zaten. Bunu yine çok hoş bir şekilde serpiştirmiş kitap aralarına.

Düşes hakkında çok kararsız kaldım. Hani kitabın başında diyor ya, o aksi kişiliğin altında altın gibi bir kalbi de yoktu diye, gerçekten yokmuş :) Allah'ım o ne sini bozucu bir kadındı öyle. Thomas ve Jack'in sık sık kendisini bozmalarından çok keyif aldım şahsen. Allah düşmanıma vermesin öylesini :D Ama sonradan içindeki sevgiyi ortaya çıkarak olan bir olay yaşamasını beklemedim değil, illa öleceğim ya klişeden :)

Durumların ve muhabbetlerin sakız gibi uzamamasını da sevdim. Tek bir yer vardı beni sıkan, orayı bir iki sayfa atladım ama onun haricinde eleştireceğim bir nokta yoktu.

Ha şunu söyleyim: Aman aman bir olay, kurgu ya da içime işleyen bir aşk falan yoktu. Ama son derce keyifli, okurken yüzümü güldüren, güzel ilerleyen ve konusu sarkmayan bir kitaptı. Ayrıca Jack de tam sevmelikti yani. Bir kız okur olarak erkek karaktere asılma ritüeline girmeyeceğim ama sevmelikti yani nabayım :)

Okusam mı okumasam mı diye düşünenlere tavsiyemdir, okuyun. Beklentilerinizi çok yükseltmez iseniz eminim siz de gayet keyif alırsınız.

Özellikle bir kısmın altını çizmeden de edemeyeceğim. Düşes ve Grace Jack'i bağlattıklarında Grace'in özür dilemesi üzerine, Jack'in "Rica ederim, ne demek." dediği sahnede ciddi ciddi uzun süre güldüm. Neden bilmiyorum ama çok hoşuma gitti. Yazarın espri anlayışını seviyorum. Çevirmenin de ayrıca eline sağlık diyorum :)

Uzun süredir okumaya ara vermiştim. Cennet Gibi'yi çok sevemesem de yeniden okumanın tadına vardım. Kayıp Dük'le tamamen eski okuma isteğime kavuştum. Ah ki ne ah üniversite son sınıf öğrencisiyim ve okullar açılıyor. Yine de yoğunluğumdan fırsat buldukça yine okumaya devam edeceğim. Daha sık kitap yorumu görebilirsiniz. Umarım öyle olur :)

Çok uzatamayacağım bayaa yorgunum, bir iki gün için fırsat bulamayacaktım yazmaya, o yüzden soğumadan yazmak istedim yorumu. Umarım çok abes cümleler kurmamışımdır ki yorgunken yazınca öyle yapıyorum :)

Merak edenler için konuyu paylaşıyor ve artık susuyorum.
Jack Audley bir hayduttur. Bir zamanlarsa asker. Ve her zaman bir çapkındır. Hayatta en son istediği şeyse, yüzlerce kişinin hayatından ve kadim bir mirastan sorumlu bir asilzade olmaktır. Fakat soylu Wyndham Ailesi’nin uzun zamandır kayıp oğlu olduğu ortaya çıkınca, kaygısız hayatı bir anda sona erecektir. Eğer gayrimeşru olmadığını da kanıtlarsa, o zaman kendisini hiç istemediği bir konumda bulacaktır: Wyndham Dükü. 
Grace Eversleigh son beş yılını, dul Wyndham Düşesi’nin refakatçisi olarak, didinerek geçirmiştir. Günlük rutininde çok az değişikliklerin olduğu, asla takdir edilmediği bir iştir bu…ta ki Jack Audley, kendinden emin gülümseyişi ve tatlı çekiciliğiyle bir anda hayatında belirlene dek. Jack, “hayır”ı cevap olarak kabul etmeyen bir erkektir ve Grace onun kollarındayken kesinlikle hayır demek isteyen bir kadın değildir. Ancak ortada bir sorun vardır: Jack gerçek dükse, o zaman o sahip olamayacağı tek erkektir.

0 yorum

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Bana Ulaşın

Ad

E-posta *

Mesaj *

Bumerang - Yazarkafe